Zühre bir sultan kızı, Tahir bir
vezir oğludur. İkisi de anne ve babalarının yedikleri sihirli bir elmadan
dünya’ya gelmişler, birlikte oynamış, birlikte büyümüşlerdi. Önceleri, bir
hocanın rahlesi önünde diz çöküp okurlarken, sonra yaşlı bir Pir’in elinden
içtikleri “Aşk Badesi” ile sarhoş olur, yüreklerini aşkın yalap yalap yakan
ateşinde közleştirirler. Artık, sazla- sözle deyişler söylemekte, birbirlerine
olan aşklarını dile getirmektedirler. Bu böyle gitmeyecek, bir engel ortaya
çıkacak, daha beşikteyken sözleri kesilen bu iki sevgiliyi birbirinden
ayıracaktır. Çünkü, Hak âşıklarının alın yazısı böyledir. Bu çizgide kaderleri
birliktir. Gün gelip çatmış, kader ağlarını örmüş, Tahir Konya’dan Mardin
zindanına sürülmüş, Zühre de sarayın bir odasına kapatılmıştır.
Her iki âşık, umutsuz aşklarının çilesini çekmeye, yüreklerindeki petek petek aşk balını saza ve söze dökmeye devam ederler. Gün olur, Tahir zindandan kurtulur. Konya yoluna düşer, Konya sarayından sevgilisini kurtarmak isterken yakalanır. Bu kerre bir sandala bağlanarak, başıboş, Beyşehir gölünün hırçın dalgalarına bırakılıverir. Göl Emir’i onu bulur, konağına getirir. Bu sırada, Zühre’nin bir Bey oğlu ile düğününün yapılmakta olduğu haberi alınır. Tahir, kılık değiştirerek, Konya’ya gelir, bir yolunu bularak Saraya girer. Girer ama, bir muhafız onu tanır üzerine atılarak öldürür. Zühre, altın telli duvağıyla cesedin üzerine kapanır, oracıkta can verir. Her ikisini bir mezara korlar. Mezardan iki gül fidanı boy verir iki fidanın arasında bir çalı dikeni vardır. Bu iki fidanı asla birleştirmez. Sonradan mezarlar üstüne, bugünkü türbeyi yaptırır, adına Tahir Ve Zühre türbesi derler.
Her iki âşık, umutsuz aşklarının çilesini çekmeye, yüreklerindeki petek petek aşk balını saza ve söze dökmeye devam ederler. Gün olur, Tahir zindandan kurtulur. Konya yoluna düşer, Konya sarayından sevgilisini kurtarmak isterken yakalanır. Bu kerre bir sandala bağlanarak, başıboş, Beyşehir gölünün hırçın dalgalarına bırakılıverir. Göl Emir’i onu bulur, konağına getirir. Bu sırada, Zühre’nin bir Bey oğlu ile düğününün yapılmakta olduğu haberi alınır. Tahir, kılık değiştirerek, Konya’ya gelir, bir yolunu bularak Saraya girer. Girer ama, bir muhafız onu tanır üzerine atılarak öldürür. Zühre, altın telli duvağıyla cesedin üzerine kapanır, oracıkta can verir. Her ikisini bir mezara korlar. Mezardan iki gül fidanı boy verir iki fidanın arasında bir çalı dikeni vardır. Bu iki fidanı asla birleştirmez. Sonradan mezarlar üstüne, bugünkü türbeyi yaptırır, adına Tahir Ve Zühre türbesi derler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder